Premiumcuyuz - Ücretsiz Premium Hesaplar

Tam Versiyon: Hüseyin Çelik Ak Parti'nin oy oranını açıkladı!
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
Çelik, AK Parti'nin yaptırdığı 15 Haziran-15 Temmuz dönemine ilişkin kamuoyu araştırmasının sonuçları hakkında bilgi verdi.Bugün milletvekili seçimi olsa oyunuzu hangi partiye verirsiniz' sorusuna verilen yanıtlara göre, AK Parti'nin yüzde 51,5, CHP'nin 24,8, MHP'nin 12,7, BDP'nin 6,8 oy oranına sahip olduğunu belirten Çelik, AK Parti'nin son seçimden bu yana oy oranının hiçbir zaman yüzde 50'nin altına düşmediğini söyledi.
20.07.2012 09:21


AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Anayasa Mahkemesi tarafından kısmi olarak iptal edilen Tam Gün Yasası'yla ilgili geriye dönüş olmayacağını söyledi.

Çelik, düzenlediği basın toplantısında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'Bize yetki verin, analar ağlamasın. Kürt sorununu biz çözeriz' dediğini belirterek, problemin sebebi olanların sorunların çözümleyicisi olamayacaklarını söyledi.


Çelik, 'Türkiye'deki red, inkar ve asimilasyon politikalarının sebebi de mucidi de CHP'dir ve onun zihniyetidir. Türkiye'de gayrımüslimleri, Kürtleri, Alevileri ve mütedeyyin insanları ötekileştiren, yıllarca bu ülkenin dostları ve düşmanları kategorizasyonu yapan CHP ve zihniyetidir. Eğer terör sorunundan bahsediyorsa terörle mücadele farklıdır. Kürt sorunundan bahsediyorsa Kürt sorunun sebebi de, mucidi de CHP ve O'nun zihniyetidir' dedi.

Hüseyin Çelik, Kılıçdaroğlu'nun yurt dışına doktora için 10 bin öğrenci gönderileceği yönündeki sözlerini eleştirerek, bunun belli bir kalite gerektirdiğini ve her önüne gelen kişinin yurt dışına gönderilemeyeceğini anlattı. Bunun kaynak gerektirdiğini vurgulayan Çelik, Türkiye'de bu kadar sayıda potansiyel olmadığını, mevcut bin kişilik başvurunun da alınamadığını dile getirdi.

Hüseyin Çelik, Irak'ın hava sahasını tamamen Türkiye'ye kapattığı yönündeki haberlerin doğru olmadığını açıkladı.

'Tüzükte değişiklik yapılacak'

Yaptığı açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Çelik, '30 Eylül'de yapılacak AK Parti kongresinde 3 dönem kuralının yumuşatılacağı konuşuluyor. Bakanların da büyükşehir belediyelerine aday yapılacağı konuşuluyor. Bu konu MYK'da görüşüldü mü- sorusuna şu yanıtı verdi:


'Tüzükte bir değişiklik yapılacağı doğrudur. Bizim tüzüğümüzde milletvekili ve belediye başkanları üstüste ancak 3 dönem bu işi yapabileceği yazılıdır. Fakat bir dönem bekledikten sonra tekrar aday olabilir şeklinde bir hüküm olmadığı için bu kafa karışıklığına yol açıyor. Burada olmayan netliği sağlayacak bir değişiklik yapılacak. Bir tüzük komisyonu oluşturulacak. O komisyon bu konuda gerekli gördüğü değişiklikleri yapacak. 3 dönem kuralı ortadan kaldırılmıyor.

Bakanların belediye başkanı olmasına fırsat verilmesi meselesine gelince, bakanlarla ilgili bir değişiklik yapılmıyor. Bu kural değiştirildiği zaman bakanlar da, diğer milletvekilleri de tekrar belediye başkanlığına aday olabilir, ama olacak anlamına gelmiyor.'

'Bu tamamen hayal mahsulü, uydurma, yalan bir haber'

Çelik, 'Numan Kurtulmuş'un AK Parti'ye katılma süreciyle ilgili gelinen son nokta nedir- Ayrıca kongre sürecinde başka isimlere de teklif götürüldüğü yönünde bilgiler var. Bu isimler doğru mu' sorusu üzerine şunları kaydetti:


'Numan Kurtulmuş ile ilgili olarak daha önce MYK'da bu konu konuşuldu. Ben bu konuda hayretimi sizinle paylaşmak istiyorum. Şöyle bir haber çıktı, MYK'da Sayın Başbakan bu konuyu gündeme getirtiği zaman ben ve Sayın Bülent Arınç buna şiddetle karşı çıkmışız. Sayın Başbakan da bize demiş ki bugüne kadar hepimizin şahsi taleplerini aldım. Gereğini yaptım. Bugüne kadar benden talepte bulunmayan bir kişi vardır. O da Numan Bey'dir'... Biz de başımızı öne eğmekle kalmışız.

Ben hayretler içerisinde kaldım. Bunun neresini düzelteceğimi bilmiyorum. Sayın Bülent Arınç MYK üyesi değil, MYK toplantılarına katılmıyor. Birarada bulunduğu hiçbir toplantıda bu konu açılmadı. Hiç böyle bir şey söz konusu olmadı. Sayın Başbakan'ın da böyle bir beyanı olmadı. Bu tamamen hayal mahsulü, uydurma, yalan bir haber.'

Çelik, Numan Kurtulmuş ile yapılan görüşmeyle ilgili olarak, 'Bir bütünleşmeden söz edildi ama topyekun iki partinin birleşmesinden kimse söz etmedi. Başbakan da söz etmedi. Sayın Kurtulmuş da söz etmedi. Bu süreç devam ediyor' diye konuştu. Çelik, 'biz demokratik değerler platformunda siyaset yapan, prensipleri olan bir partiyiz. Bu prensipleri kabul eden herkesin aramızda yeri var. Bizim prensiplerimizi kabul eden herkese bağrımız da, yüreğimiz de, kapımız da açıktır' dedi.

'Hastaneler adeta hasta ayarlama büroları gibi kullanıldı'

Çelik, 'Anayasa Mahkemesi, doktorların muayene açmasını yasaklayan KHK'yı iptal etti. Bu konuda neler diyeceksiniz' sorusuna şu yanıtı verdi:

'Anayasa Mahkemesi esastan değil, usulden böyle bir kararı verdi. Yani yetki yasasının kapsamına dahil olmadığını iddia ederek böyle bir karar verdi. Bugün için şimdiye kadar olan uygulamadan bir geriye gidiş söz konusu değil. 8-9 ay bu iş için süre var zaten. Hemen, yarın, ertesi gün eski muayene sahipleri muayenelerini açacaklar, eski sisteme dönülecek diye bir şey yok. Hükümete de zaten yeni bir yasama faaliyeti yapması için 6 ay gibi bir süre veriyor. Dolayısıyla bu bizim, hükümetin gündemine gelecek. Meseleyi yeniden değerlendireceğiz ve yeni bir karar alıp buna devam edeceğiz.'

Doktorları çok önemsediklerini, kendileri için doktorların çok değerli insanlar olduklarını ve çok büyük fedakarlıkla işlerini yaptıklarını kaydeden Çelik, şöyle konuştu:


'Doktorların rahatsız ve rencide edilmesi söz konusu değil. Bunu asla istemeyiz. Bu aklımıza bile gelmez. Çalışma barışı, o sektörde çalışan insanların mutluluğunu temin etmekten geçer. Bu önemli bir şeydir. Ancak biz kendi insanımızın sağlığını sadece muayenehanedeki hekimlere havale etmek, onların merhametine terk etmek gibi bir duruşa ve konuma sahip değiliz. Bunu da yapmayacağız.

CHP'ye sorarsanız, 'biz de tam gün yasasını istiyoruz ama AK Parti'nin taleplerini istemiyoruz'. Bu çelişkidir. Muayenehane hekimliği yapan doktorlarımıza, hocalarımıza saygımız sonsuzdur, onlar tabii bunu yapabilirler ama zaman zaman hepimiz yaşadık, hepsi için asla bunu söylemem. Hastanelerin adeta hasta ayarlama büroları gibi kullanıldığı, devlete ait hastanelerin, kurumların bir nevi muayenehaneye bir tünel haline getirildiği, bir vasıta haline getirildiği de çok görüldü. Bu hepsi için geçerli değil. Sağlık Bakanlığı'nın ve Hükümet'in rahatsızlığı bu noktadadır. Böyle tamamen eskiye dönüş söz konusu olmayacaktır. Hükümetimiz bu konuda gereken üzerine ne düşüyorsa yapacaktır ama gerekçeli karar yayınlandıktan ve ilgili kurullarımızla Bakanlar Kurulu'nda bu mesele değerlendirildikten sonra üzerimize düşeni elbette yapacağız.

'Siyasette rekabet hiçbir zaman husumete dönüştürülmemeli'

'İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin Uludere'de hayatını kaybedenler için 'figüran' demişti. Siz de eleştirmiştiniz. İki gün önce de Sayın Bakan'ın açıklaması oldu, Diyarbakır'daki olaylarla ilgili olarak BDP milletvekilleri için 'zavallı' demişti. Sizin bu konuda acaba bir bakış açınız var mı-' şeklindeki soru üzerine Çelik, şunları söyledi:

'Defalarca ister iktidar, ister muhalefet, ister milletvekili, ister bakan, ister belediye başkanı kim olursa olsun siyasetin rekabetle yapıldığını, siyasetin, siyasi rekabetin asla hiçbir zaman husumete dönüştürülmemesi gerektiğini söyledim. Ve bu rekabet asla nezaketi öteleyen bir rekabet anlayışı olmaması lazım. Siz gazetecilik yaparken de bunu yapmalısınız. İki gazete birbirinin rakibidir ama bu rekabet eğer nezaketten yoksun olursa yola devam edemezsiniz. Genel bir kural olarak söyledim, söylüyorum. İster iktidar, ister muhalefet, ister bakan, milletvekili kim olursa olsun, hangi düzeyde olursa olsun bizim Türkiye olarak bu sürece katkıda bulunmamız gerekiyor.'

Çelik, CHP 34. Olağan Kurultayı'nın CHP'lilere ve demokrasiye hayırlı olması dileğinde bulundu. Bir ülkede anamuhalefetin de önemli olduğunu ifade eden Çelik, CHP'de çeşitli organlarda görev alan isimlere başarılar diledi.

Kurultaya 'Demokrasi ve Değişim Kurultayı' isminin verildiğini anımsatan Çelik, görev alan bazı isimlerin değiştirilmesiyle söylemde değişim sağlanmadığını ifade etti. Çelik, 'Siz CHP'nin eski bütün mirasına sahip çıkarak, bütün günahlarını sahiplenerek, bütün antidemokratik uygulamalarını savunarak değişemezsiniz. Eğer gerçekten değişmek istiyorsanız, devlet olarak da değişmek istiyorsanız, geçmişinizle hesaplaşmanız gerekiyor, bir muhasebe, bir öz eleştiri yapmanız gerekiyor. Parti olarak da değişmek istiyorsanız, geçmişte yapılan bütün yanlışlıklarla, bütün hatalarla, bütün antidemokratik hatalarla yüzleşmek, hesaplaşmak ve bunun muhasebesini yaparak ancak değişebilirsiniz. Ama öyle görünüyor ki sayın CHP Genel Başkanı bu hesaplaşmaya, tabii CHP'deki güçlü statükocu yapıdan dolayı yanaşmıyor, yanaşmak istemiyor. Bir taraftan değiştiğini söylüyor, bir taraftan da CHP'nin bütün bir mazisiyle övünüyor, özgeçmişiyle övünüyor' dedi.

'Bugün seçim olsa'

Çelik, AK Parti'nin yaptırdığı 15 Haziran-15 Temmuz dönemine ilişkin kamuoyu araştırmasının sonuçları hakkında da bilgi verdi.


'Bugün milletvekili seçimi olsa oyunuzu hangi partiye verirsiniz' sorusuna verilen yanıtlara göre, AK Parti'nin yüzde 51,5, CHP'nin 24,8, MHP'nin 12,7, BDP'nin 6,8 oy oranına sahip olduğunu belirten Çelik, AK Parti'nin son seçimden bu yana oy oranının hiçbir zaman yüzde 50'nin altına düşmediğini söyledi.

Birkaç gün önce 'metropol' isimli araştırma şirketinin sonuçlarının yayımlandığını belirten Çelik, bu şirketle AK Parti'nin 2007 ve 2009 seçimleri öncesinde kısa süreli çalıştığını ancak yanıltıcı sonuçlara ulaşması nedeniyle verdiği bilgilere itibar etmediklerini kaydetti.

En beğenilen liderin kendisinden hemen sonra gelene 5 kat fark atarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olduğunu, ankete katılanların yüzde 52,1'inin hükümetin performansını başarılı bulduğunu anlatan Çelik, Türkiye'nin en önemli meselesinin işsizlik ve terör olarak görüldüğünü söyledi.


'AB'nin bütün oyalamalarına, bütün çifte standartlarına rağmen halkımızın yoğun kısmı AB'ye girilmesinden yana' diyen Çelik, AB'ye girmek isteyenlerin oranının yüzde 46,6, istemeyenlerin oranının ise yüzde 42,8 olduğunu bildirdi.

Araştırmaya göre, Türk halkının yüzde 64,3'ünün Suriye'de Esed rejimini meşru bulmadığını belirten Çelik, 'Suriye'de olup bitenler bizi üzmeye, dünya kamuoyunu üzmeye, Suriye halkını harap etmeye devam ediyor. Oluk oluk kan akıyor, 18 bine yakın öldürülen insandan söz ediliyor. Bunlar çok dramatik şeyledir. Temenni ederiz ki Suriye'ye barış gelir, Suriye halkının isteği, arzusu yerine gelir ve biz de daha huzur içerisinde olan, Türkiye ile ilişkileri en yüksek düzeyde olan yeniden bir Suriye devleti ile karşılaşırız. Türkiye'nin çabası hep bu yönde olmuştur' diye konuştu.

'Anamuhalefet partisi liderine yakışmıyor'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun üslubunu eleştiren Çelik, Kılıçdaroğlu'nun, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na yönelik sözleri de dahil olmak üzere üslubunun anamuhalefet partisi liderine yakışmadığını söyledi.


Anayasa değişikliğiyle HSYK'nın yeniden şekillenmesinin ardından Kılıçdaroğlu'nun atanan yargı mensuplarını 'militan' olarak nitelediğini anlatan Çelik, yargı mensuplarının da bundan son derece rencide olduğunu söyledi.

HSYK seçimindeki usulü CHP'nin belirlediğini ifade eden Çelik, AK Parti'nin nispi temsil usulünü savunduğunu, CHP'nin çoğunluk sistemi istediğini ve Anayasa Mahkemesi'nin konuyla ilgili CHP'nin isteği yönünde karar verdiğini anlattı. Buna karşın CHP'nin şikayet etmeyi sürdürdüğünü dile getiren Çelik, şöyle devam etti:

'Yargı mensupları, kendisine dava açmaları halinde davanın yine kendi önlerine geleceği için bu konuda yargının tarafsızlığı ilkesinden hareket ederek dava açmamayı tercih ediyorlar ama onların bu iyi niyeti ve hukuka saygısını suiistimal ederek Sayın Kılıçdaroğlu, bu insanları militan nitelemesiyle nitelemeye devam ediyor. Bu çok ayıptır, yakışmıyor. Eğer ille de Sayın Kılıçdaroğlu militan yargının ne olduğunu öğrenmek istiyorsa devlet için hakim ilkesini getiren, CHP'nin onlar için efsane Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt'a bakması gerekiyor. Bütün CHP tarihi boyunca bütün tek partili dönem boyunca CHP her zaman güçler birliği prensibini tercih etmiştir. Güçler ayrılığı değil, yürütme, yargı, yasama aynı elde toplanacak ilkesini savunmuştur CHP. Bütün tek parti döneminin uygulaması budur. Mahmut Esat Bozkurt yargıyı bu şekilde militan olarak dizayn eden CHP'nin adalet bakanıdır.'

'Cübbeli terörün failleri...'

CHP'lilerle her platformda bu konuyu tartışmaya hazır olduğunu ifade eden Çelik, şunları söyledi:


'Bugüne kadar Türkiye'de ne kadar darbe yapıldıysa, belki 12 Mart muhtırasını istisna tutarsınız, CHP ya fiilen ya fikren içindedir. Darbeyi yapan zihniyetle CHP zihniyeti yüzde 100 örtüşmektedir. 1960 darbesinin arkasındaki itici güç CHP'dir. 60 darbesi yapıldıktan sonra 61 Anayasası daha yapılmadan 7 ay önce Yargıtay'ın 4'te 1 üyesi re'sen emekliye sevk edilmiştir, Danıştay'ın yarısından fazlası emekliye sevk edilmiştir. Birinci kademe mahkemelerde de aşağı yukarı 6'da 1'i re'sen emekliye sevk edilmiştir. Sonra Anayasa Mahkemesi Hakimler Yüksek Kurulu oluşturulmuştur ve Yassıada'da Yüksek Adalet Divanı adı altında binbir türlü alçaklık sergileyen, adeta orada cübbeli terörün failleri olan ne kadar isim varsa bütün bu kurumların başına getirilmiştir. Buralarda görev verilmiştir. İşte militan yargı budur.

Altay Egesel'den Salim Başol'a varıncaya kadar ve o terörde katkısı olan hemen hemen herkes bu zihniyet tarafından ödüllendirilmiştir. Militan yargı arıyorsanız oraya gideceksiniz, militan yargı arıyorsanız Seyfi Oktay'ın Adalet Bakanı olduğu döneme gideceksiniz. Milliyet gazetesinde o gün yayımlanan manşet. 'İlk by-pass mecliste'. Neydi bu- Adalet Bakanlığındaki 13 kritik noktadaki müsteşar dahil bürokratını görevden alması gerekiyordu ama yapamıyordu sayın Özal Cumhurbaşkanıydı, Demirel Başbakan. Seyfi Oktay kanun tasarısı hazırlıyor, Meclis'ten geçiyor. Anayasa Mahkemesi'ne götürülüyor, Sayın Yekta Güngör Özden Anayasa Mahkemesi Başkanı, her zaman en seri şekilde yürütmeyi durdurma kararı veren Anayasa Mahkemesi karar vermiyor, Seyfi Oktay bir günde 11 kişiyi değiştiriyor.'

Eski Adalet Bakanı Mehmet Moğoltay'ın 'Ben hükümetten 5 bin kadro aldım, bunu kendi örgütüme kullandırmayacaktım da Refah Partililere mi kullandıracaktım' sözlerini de anımsatan Çelik, 'Yargıda militanlık neyse eğer öğrenmek istiyorlarsa kendi partilerine, uygulamalara bakarlarsa çok daha örnekler bulurlar' dedi.

'Ordu göreve diye yürüyen bir üniversite mi istiyorsunuz'

Kılıçdaroğlu'nun üniversitelere yönelik eleştirilerine de değinen Çelik, 'Üniversiteler suskunmuş, CHP'nin sancısı nedir biliyor musunuz- CHP eskiden zaman zaman ordu, zaman zaman ordu içinden bir kesim, artı yargı, artı üniversiteler eşittir statüko, eşittir darbeye karar veren irade. Çünkü yargıyı da orduyu da üniversiteleri de CHP kendi arka bahçesi kabul ediyor. Ne oldu şimdi- Ordu göreve diye yürüyüş yapan bir üniversite mi istiyorsunuz Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın CHP'liler. Anıtkabir'e 'ordu göreve' pankartlarıyla yürüyecek rektörleri mi özleyeceğiz. Bunu mu istiyorsunuz- Yoksa bilimsel üretim yapan, gençliği hayata ve mesleğe yetiştiren, araştırmacı yetiştiren her geçen gün başarısı artan bir üniversite mi istiyorsunuz' dedi.

Celal Bayar'ın 'Başvekilim Adnan Menderes' kitabının önsözündeki 'Eskiden yeniçeri bir padişahı halletmeyi kafasına koyduğu zaman giderdi, fetvayı medreseden alırdı, yeniçeriler de bunu uygulardı. 60'ta da bize de aynı şey yapıldı, fetva üniversiteden alındı, askerler icra ettiler' ifadelerini hatırlatan Çelik, 'Kılıçdaroğlu, özlüyor. Eğer sizin özlediğiniz üniversite buysa kusura bakmayın bu konularda anlaşamayız. Yargıdaki, üniversitelerdeki kadrolaşmalar belliydi. Merhum Ecevit kitabında 'yargı devrimcilerin elindedir' diye tarihe not düştü. Bunları hiçbirimiz unutmadık' diye konuştu.