19-11-2011, 12:52
Merakla beklenen Need For Speed’in son serisi “The Run” bilgisayar oyunu olarak hayranlarına sunuldu. Herhalde aramızda Nfs oyununu oynamayan yoktur. Ben hiç unutmuyorum Nfs 2 S.E(Special Edition) vardı arkadaşımda ve her okuldan çıkışta koşa koşa gider oynardık. O yıllar için rakipsizdi diyebilirm. Daha sonra ise ”Nfs Underground” serisi ve Nfs Most Wanted çok beğenilmişti. Gelişen teknoloji ile artık Electronic Ats’ı kimse tutamaz diyorduk ki sonraki seriler gelmeye başlayıncaya kadar. Son yıllarda yılda 2 oyunu piyasaya çıkarmayı adet haline getiren EA Games, “Shift 2 Unleashed” oyununu oyunculara sunmasından 7 ay gibi kısa bir süre sonra ” The Run”ı da piyasaya çıkarttı. Yapılan haberler, açıklamalar, The Run’ın geçmiş serilerden farklı olacağını ve serinin en iyisi olmaya aday olduğu yönündeydi ve bizler de merakla bekledik. Sonunda NFS’nin bir senaryosu olacaktı, oldu da ama…
Jack Rourke – Sam Harper;
Oyunda Jack Rourke’yi yönlediriyoruz, tahmin edebileceğiniz gibi başı belada olan bir karakter, bir çete karakterimizin peşinde.Tabi daha sonra peşimize polisler düşecek. Oyuna başladığımızda kendimizi bir porsche’de direksiyona bağlı bir şekilde yarı baygın olarak buluyoruz. İçinde bizde varken canıım arabayı parçalamak üzerelerken arabadan kurtulup çeteden kaçmaya çalışıyoruz. Oyunun ilk dakikalarında, senaryo süper gibi düşündürse de aradan 20 dakika geçtikten sonra “The Run” serinin diğer oyunlarından farkı olmadığını hissettirerek, rutine bağlanarak devam ediyor.
San Francisco’dan New York’a..
Oyunda amacımız San Francisco’dan New york’a yarışan diğer tüm arabaları geçerek sağ salim 1.olarak ulaşmak ve Sam Harper’in bize bahsettiği 25 milyon $ değerindeki büyük ödülü olmak olacak.
Yarışlar bol aksiyonlu fakat yarış çeşitliliğinin vasat seviyede olması, sürekli aynı şeyleri yapma hissi uyandırdığından belli bir süre sonra sıkılmanıza sebeb olabilir.
Jack Rourke – Sam Harper;
Oyunda Jack Rourke’yi yönlediriyoruz, tahmin edebileceğiniz gibi başı belada olan bir karakter, bir çete karakterimizin peşinde.Tabi daha sonra peşimize polisler düşecek. Oyuna başladığımızda kendimizi bir porsche’de direksiyona bağlı bir şekilde yarı baygın olarak buluyoruz. İçinde bizde varken canıım arabayı parçalamak üzerelerken arabadan kurtulup çeteden kaçmaya çalışıyoruz. Oyunun ilk dakikalarında, senaryo süper gibi düşündürse de aradan 20 dakika geçtikten sonra “The Run” serinin diğer oyunlarından farkı olmadığını hissettirerek, rutine bağlanarak devam ediyor.
San Francisco’dan New York’a..
Oyunda amacımız San Francisco’dan New york’a yarışan diğer tüm arabaları geçerek sağ salim 1.olarak ulaşmak ve Sam Harper’in bize bahsettiği 25 milyon $ değerindeki büyük ödülü olmak olacak.
Yarışlar bol aksiyonlu fakat yarış çeşitliliğinin vasat seviyede olması, sürekli aynı şeyleri yapma hissi uyandırdığından belli bir süre sonra sıkılmanıza sebeb olabilir.