04-07-2012, 20:03
Yyü Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal'ı ziyaret eden Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Jean Maurice Ripert ilk olarak öğretim üyeleri ve öğrencilerle bir araya geldi. Depremin yaralarını sarmaya çalışan Van'daki vatandaşlarla AB vatandaşlarının dayanışmasını göstermek amacıyla kente geldiklerini söyleyen Ripert özellikle Van'a gelerek buradaki yapılanmayı yerinde görmek istediklerini söyledi. Ripert, daha sonra Van Belediye Başkan Vekili Sabri Abi'yi ziyaret etti. Ocak ayında göreve başladıktan sonra bölgeyi gezdiğini söyleyen Ripert, "Bu ülke sadece İstanbul ve Ankara'dan ibaret değil bu nedenle bölgeyi de ziyaret edelim istedik" dedi. Vali Yardımcıları, Zafer Coşkun ve Mehmet Yüzer'le de görüşen Başkan Rıpert, Valilik makamında, bölgede uygulanan AB projeleri ve bölge hakkında bilgi aldı.
Ardından da gazetecilerle yemekte bir araya gelen AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Ripert, Türkiye'nin AB'ye aday bir ülke olduğunu belirterek, "Türkiye AB ilişkileri katılım müzakereleri sürecinin çok yavaş ilerlediğini bu yüzden bunun ümit kırıcı olduğunu, hoşnutsuzluğa sebep olduğunun farkındayız. Ama AB ayağında da bir hoşnutsuzluk var. Biz Türkiye'nin AB'ye katılım sürecine inanıyoruz. ve Türkiye'yi Avrupa Birliği içinde görmek istiyoruz. Çok karamsar olmamak lazım bu konuda bir ilerleme var. Genel olarak durum iyi diyebiliriz. Bu yıl Avrupa Birliği, Türkiye'ye Avrupa Birliği mevzuatı ile uyum sağlama sürecini desteklemek amacıyla 850 milyon Euro'dan biraz daha fazla miktar ayırdı. Bu para Bakanlıkların uyum sürecinde desteklenmesi, çeşitli eğitim faaliyetleri düzenlenmesi, sivil toplumun güçlenmesi, ayrıca alt yapı projelerinin gerçekleşmesi, için kullanılıyor. Ayrılan bu bütçe ve fonun bu bölge ve özellikle Van için kullanılacak" diye konuştu. Başbakan Erdoğan'ın 2009 yılında başlattığı Demokratik açılıma çok olumlu yaklaştıklarını belirten Ripert şöyle konuştu:
"CHP'nin Başbakanla bir diyalog başlatma girişimine olumlu yaklaştık, aynı şekilde Sayın Leyla Zana'nın Başbakanla bu konuyu görüşme konusundaki girişimini de takip ediyor onunla ilgileniyoruz. Bölgeler arası farklılıkları da biliyoruz. Kültürel farklılıklar AB içerisinde dilsel ve dinsel, farklılıkların bilincindeyiz. AB içerisinde bağımsızlık yanlısı hareketler bile var. Mesele İskoçya için İtalya'nın kuzey kesimleri için ama biz bu sorunları barışçıl yollardan çözmeyi öğrendik. Onun zor olduğunun farkındayız ve bunun uzun bir süreç alacağını, karmaşık olacağını biliyoruz. Ama bunun başka bir yolu yok çözümün tek yolu birbirine karşı olan tarafların bir araya gelip aynı masada oturup çözümü birlikte geliştirmeleridir. Son iki haftada televizyonlarda inanılmaz görüntülere tanık olduk. İngiltere Kraliçesi Elizabeth'le eski IRA Komutanı Mc Guinness'in el sıkıştı. Biz uluslar arası camianın ayrıca Amerikalılar'ın desteğiyle kuzey İrlanda konusunda İrlanda ve Büyük Britanya arasında bir anlaşmaya varıldığını konunun çözümlendiğini gördük. Aynı şekilde İspanya'da Eta sorununun Bask bölgesindeki sonunun çözümlendiğini gördük. Bunun yanı sıra 80' lerde İtalya da Almanya'da Fransa ve Avrupa genelinde bir terör dalgası terör saldırılarının oluşturduğu bir dalga vardı. Tüm bu konuların çözüldüğüne tanık olduk. Anayasal süreç ile ilgili dahil edici kapsayıcı olduğu için ve herkes kendi sesinin duyulması ve dinlenmesini istediği için bu sürecin kullanılmasını tüm tarafların dinlenmesini temenni ediyoruz. Umarız ki tüm taraflar kökenleri ne olursa olsun dinleri ne olursa olsun dinlenirler. Bu anayasal süreç içerisinde Kürt meselesine barışçıl bir çözüm bulunur.
Ardından da gazetecilerle yemekte bir araya gelen AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Ripert, Türkiye'nin AB'ye aday bir ülke olduğunu belirterek, "Türkiye AB ilişkileri katılım müzakereleri sürecinin çok yavaş ilerlediğini bu yüzden bunun ümit kırıcı olduğunu, hoşnutsuzluğa sebep olduğunun farkındayız. Ama AB ayağında da bir hoşnutsuzluk var. Biz Türkiye'nin AB'ye katılım sürecine inanıyoruz. ve Türkiye'yi Avrupa Birliği içinde görmek istiyoruz. Çok karamsar olmamak lazım bu konuda bir ilerleme var. Genel olarak durum iyi diyebiliriz. Bu yıl Avrupa Birliği, Türkiye'ye Avrupa Birliği mevzuatı ile uyum sağlama sürecini desteklemek amacıyla 850 milyon Euro'dan biraz daha fazla miktar ayırdı. Bu para Bakanlıkların uyum sürecinde desteklenmesi, çeşitli eğitim faaliyetleri düzenlenmesi, sivil toplumun güçlenmesi, ayrıca alt yapı projelerinin gerçekleşmesi, için kullanılıyor. Ayrılan bu bütçe ve fonun bu bölge ve özellikle Van için kullanılacak" diye konuştu. Başbakan Erdoğan'ın 2009 yılında başlattığı Demokratik açılıma çok olumlu yaklaştıklarını belirten Ripert şöyle konuştu:
"CHP'nin Başbakanla bir diyalog başlatma girişimine olumlu yaklaştık, aynı şekilde Sayın Leyla Zana'nın Başbakanla bu konuyu görüşme konusundaki girişimini de takip ediyor onunla ilgileniyoruz. Bölgeler arası farklılıkları da biliyoruz. Kültürel farklılıklar AB içerisinde dilsel ve dinsel, farklılıkların bilincindeyiz. AB içerisinde bağımsızlık yanlısı hareketler bile var. Mesele İskoçya için İtalya'nın kuzey kesimleri için ama biz bu sorunları barışçıl yollardan çözmeyi öğrendik. Onun zor olduğunun farkındayız ve bunun uzun bir süreç alacağını, karmaşık olacağını biliyoruz. Ama bunun başka bir yolu yok çözümün tek yolu birbirine karşı olan tarafların bir araya gelip aynı masada oturup çözümü birlikte geliştirmeleridir. Son iki haftada televizyonlarda inanılmaz görüntülere tanık olduk. İngiltere Kraliçesi Elizabeth'le eski IRA Komutanı Mc Guinness'in el sıkıştı. Biz uluslar arası camianın ayrıca Amerikalılar'ın desteğiyle kuzey İrlanda konusunda İrlanda ve Büyük Britanya arasında bir anlaşmaya varıldığını konunun çözümlendiğini gördük. Aynı şekilde İspanya'da Eta sorununun Bask bölgesindeki sonunun çözümlendiğini gördük. Bunun yanı sıra 80' lerde İtalya da Almanya'da Fransa ve Avrupa genelinde bir terör dalgası terör saldırılarının oluşturduğu bir dalga vardı. Tüm bu konuların çözüldüğüne tanık olduk. Anayasal süreç ile ilgili dahil edici kapsayıcı olduğu için ve herkes kendi sesinin duyulması ve dinlenmesini istediği için bu sürecin kullanılmasını tüm tarafların dinlenmesini temenni ediyoruz. Umarız ki tüm taraflar kökenleri ne olursa olsun dinleri ne olursa olsun dinlenirler. Bu anayasal süreç içerisinde Kürt meselesine barışçıl bir çözüm bulunur.